Hasan Sami Bayansar: Girişimcilikte başarıyı fikirler değil, insanlar taşır

Insha Ventures CEO’su Hasan Sami Bayansar

Girişimcilik, bugün yalnızca bir iş modeli üretme sanatı değil, aynı zamanda bir dönüştürme ve yaratma iradesidir. Ekonomilerin yeniden şekillendiği, teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği bir çağda; bir fikrin başarısı yalnızca teknik detaylarına, finansal projeksiyonlarına ya da pazar büyüklüğüne bağlı değildir. O fikri ortaya atan, büyüten ve taşıyan insana da bağlıdır. Bu yüzden hep şunu söylerim: “Yatırımcının kalbi, güçlü insanlarda atar.”

Yıllardır girişimcilik ekosisteminin farklı katmanlarında deneyim kazanmış biri olarak şunu net biçimde söyleyebilirim: Aynı iş fikri, farklı liderlerin elinde bambaşka sonuçlara ulaşır. Çünkü girişimcilik, bir fikri yalnızca hayal etmek değil; onu sabırla, kararlılıkla ve çok yönlü bir stratejiyle hayata geçirebilmektir. Liderin bu yolculukta oynadığı rol, yalnızca bir şirket yöneticisi olmakla sınırlı değildir. O, aynı zamanda bir kültür inşa eder, bir ekip ruhu oluşturur ve belirsizliği yönetecek cesareti temsil eder.

Benim liderlik tanımım, klasik “emir komuta” modelinin çok ötesindedir. Bugünün dünyasında iyi bir lider; dinlemeyi bilen, anlamaya çalışan, vizyonuyla motive eden ve birlikte çalıştığı insanların potansiyelini ortaya çıkarabilen kişidir. Girişimcilik gibi dalgalı bir denizde kaptanlık yapmak, sabit rotalara değil, esnek ama kararlı yönetime ihtiyaç duyar. Karar verirken veriye yaslanmak önemlidir ama sezgiyi dışlamak da liderliği mekanikleştiren bir hatadır. Bu yüzden liderliğin hem akıl hem yürek işi olduğuna inanıyorum.

Yatırım kararlarında ilk baktığımız şey ekip ruhu

Insha Ventures’ta biz yatırım kararlarımızı verirken ilk baktığımız şey iş fikrinin kendisi değil, onu hayata geçirecek ekibin ruhudur. Çünkü erken aşama girişimlerde fikir hâlâ şekil almakta, pazar dinamikleri hâlâ oturmakta, kullanıcı davranışları hâlâ test edilmektedir. Bu kadar çok bilinmezlik içinde, bildiğimiz tek şey varsa o da “girişimcinin yaklaşımı”dır. Problemi nasıl tanımlıyor, çözümünü ne kadar içselleştirmiş, gelişmeye ne kadar açık, başarısızlıktan öğrenmeye ne kadar istekli? Bu sorulara verdiğimiz cevaplar, yatırım kararlarımızın pusulası olur.

Güçlü ama ilerlemek için desteğe ihtiyaç duyan bir girişim bulduğumuzda ne mi yapıyoruz? İşte burada bizim en ayırt edici kasımız devreye giriyor: Mentorluk. Insha Ventures olarak biz yalnızca finans kaynağı oluşturan değil, aynı zamanda zaman, bilgi ve strateji koyan bir yapı inşa ettik. Girişimcilerle birebir çalışıyor, ürün-pazar uyumu oluşturuyor, regülasyonlara uygunluk süreçlerini yönetiyor, teknolojik altyapıyı birlikte kurguluyoruz. İş modelini birlikte optimize ediyor, büyüme stratejisini birlikte yazıyoruz. Çünkü biliyoruz ki bir fikri büyütmek için yalnızca yatırım değil, yol arkadaşlığı gerekir.

Ekosistemimizi sürekli geliştirerek yalnızca yatırım yapmıyor, aynı zamanda girişimlerin ihtiyaç duyduğu bankacılık, finans ve alternatif altyapıları doğrudan sağlayabilecek seviyeye ilerliyoruz. Bu sadece teknik bir destek değil; aynı zamanda zaman, güven ve uyum kazandıran bir entegrasyon modeli. Girişimciler, regülasyonla uyumlu, hızlı ölçeklenebilir ve kullanıcı dostu bir altyapıyla pazara çıkabiliyor.

Fintech gibi düzenlemeye açık ve yüksek güven gerektiren bir sektörde, böyle bir yapı girişimcinin yükünü hafifletiyor. Onlara yalnız olmadıklarını hissettiriyor. Bu da yatırımın ötesinde bir bağ kurmamızı sağlıyor. Çünkü biz Insha Ventures’ta girişimcilere sadece kaynak değil; aynı zamanda yön, refleks ve esneklik de kazandırıyoruz.

Yatırım kararlarımızda her zaman şunu gözetiyoruz: Bir fikrin cazibesi kadar potansiyeli de önemlidir. Ancak bir liderin inancı daha güçlüdür. Girişimcilik sadece “ne yapılacak” sorusunu değil, “kim yapacak” sorusunu da beraberinde getirir. Biz, bu ikinci soruya daha çok önem veriyoruz. Çünkü ancak doğru liderle buluşmuş fikirler, toplumsal etki yaratabilir. Ekonomik değer oluşturur, istihdam sağlar, kullanıcıların hayatına dokunur.

Bugün birçok yatırımcı sadece rakamlara, trendlere, sektör büyüklüklerine odaklanıyor. Bunlar elbette önemli ama yeterli değil. Oysa biz Insha Ventures olarak “girişimlerin hikâyesine” bakıyoruz. Bu fikir nasıl doğdu? Kurucunun bu probleme dair kişisel bağı ne? Takım nasıl kuruldu? Kriz anında nasıl karar alıyorlar? Başarıdan ne anlıyorlar? Bu soruların cevabı bize o girişimin gerçek potansiyelini anlatıyor. Sonrasında bu hikâye nasıl genişletilebilir ona bakmak kalıyor.

Sonuç olarak, ben girişimciliği yalnızca teknik bir alan değil; aynı zamanda bir karakter testi, bir hayal gücü ve bir irade meselesi olarak görüyorum. Başarı; fikirden değil, insanın kendini adamasından doğar. O yüzden yatırım kararlarımda hep şunu sorarım: “Bu girişimcinin, bu işi sonuna kadar taşıyacak gücü var mı?” Eğer cevap evetse, bizim desteğimiz de sonuna kadar onunla olur.

İnşa ettiğimiz şey sadece girişimler değil. Biz, bir kültür inşa ediyoruz. Stratejiyle değil, insanla büyüyen; finansal tablolarla değil, güven ilişkileriyle ayakta kalan bir kültür. Ve bu kültürün adı, bizim için girişimcilik.