Pandemide üretim ve lojistik avantajıyla öne çıkan Türkiye, yabancı yatırımcıların ilgi odağı olmaya devam ederken, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye arasındaki tarihi görüşme gayrimenkul piyasasında da heyecan yarattı. Al-Daar Investments Türkiye Temsilcisi Halit Sönmez “Özellikle Gıda ürünleri üreticisi şirketlerine BAE yatırımcılarının ilgisi hayli yüksek. Önemli projeler üzerinde çalışıyoruz” dedi.
BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaretinde, ekonomiden ikili ilişkilere ve bölgesel konulara kadar birçok başlık bulunuyor. Zayed’in ayrıca, bu yılın başlarında 100 milyar dolarlık yatırım yapmaya hazır olduğunu Erdoğan’a söylediği belirtildi.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Ekonomi Bakanı Abdullah bin Tuk el-Mari, dün Dubai’de düzenlenen Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri Karma Ekonomik Komisyonu toplantısının ardından Ticaret Bakanı Mehmet Muş ile ikili bir görüşme gerçekleştirdi.
Türkiye ile BAE’nin ekonomi, ticaret ve yatırımın hemen hemen tüm alanlarında güçlü ortaklıklarla birbirine bağlı olduğunu aktaran Mari, “Bugün de iki ülke arasında sürdürülebilir ekonomik ortaklıkta yeni bir dönem başlatıyoruz” demişti.
Bu görüşmelerin ardından Batı’nın üretim üssü konumunu güçlendiren Türkiye’ye Körfez ülkelerinin ilgisi arttı. Al-Daar Investments Türkiye Temsilcisi Halit Sönmez, tarihi görüşmeden sonra Birleşik Arap Emirlikleri’nden gayrimenkul talebinin artacağı görüşünde.
BAE yatırımcılarının ilgisi hayli yüksek
Sönmez, “Birleşik Arap Emirlikleri aslında doğal bir yatırımcı konumunda. Gayrimenkullere ve diğer varlıklara ciddi para yatırıyorlar. Kısacası BAE’de büyük yatırımcılar ve büyük bir yatırım iştahı var. Biz grup olarak 2012 yılında Pelit su şirketine Abu Dhabi sermayesini soktuk bu yatırım sürecini yönetirken benzer yaklaşımlar vardı, marka değişikliği üzerine Alpin su olan bu kaynak her yıl yüzde 10-12 oranında büyüme gösterdi.”
”Türkiye’de hali hazırda 600’e yakın BAE sermayeli şirketin yatırımları bulunuyor ve bunların yaklaşık değeri 5 milyar dolar civarındadır. Bunun kademeli olarak 2023 yılına kadar 20 milyar dolara erişeceğini öngörüyoruz” dedi.
Gıda, turizm ve hizmet sektörlerinde doğrudan satın almalar olabileceğini söyleyen Sönmez, endüstri ve teknolojide ise daha çok ortaklıklar görülebileceğini kaydetti. Dünyada üretim ve lojistikte global sorunlar olduğunu, Türkiye’nin konumu, iş yapma olanakları, yetişmiş insan gücü ve döviz kuru nedeniyle yabancı yatırımcılara ciddi avantajlar sunduğunu aktaran Sönmez;
“Türkiye’yi yukarı yönlü gidecek bir boğa piyasası olarak görüyorum. Gayrimenkul, finansal teknolojiler, bilgi teknolojileri, tarım, üretim, sanayi, sağlık, eğitim, bankacılık ve finans başta olmak üzere birçok sektöre yönelik BAE yatırımcılarının ilgisi hayli yüksek. Önemli projeler üzerinde çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.
Özel sermaye fonlarında geçen yıl pandemi sırasında tarihte görülmemiş büyüklükte trilyonlarca dolar para biriktirdiğini söyleyen Sönmez “Global olarak dünyada bugün büyük bir varlık ve sermaye var. Bunların hepsi kendisine doğru fırsatlar arıyor. Gelişen piyasalarla gelişmiş piyasalar arasında duran Türkiye burada öne çıkıyor. Bu sermayeyi Türkiye’ye yönlendirme fırsatımız var. Bizim rolümüz de bu. Erdoğan ve El Nahyan’ın görüşmesinden sonra Birleşik Arap Emirlikleri’nden ciddi bir sermayeyi Türkiye’ye getirmek istiyoruz” dedi.
Türkiye’de büyük fırsatlar var
Yatırımcıların Türkiye’nin geleceğini anlamaları için geçmişine bakmalarının yeterli olduğunu söyleyen Sönmez, bu konuda ülke büyümesini örnek gösterdi ve şunları söyledi: “
2001-2002’de Türkiye’nin milli geliri 200 milyar dolardı. 2013’te bu rakam 1 trilyona yaklaştı. Yani ülke 11 yılda yüzde 450 büyüdü. Bu potansiyelin çok büyük olduğunu gösteriyor. Gelecekteki olanaklar çok büyük. Ülkede büyük yatırım fırsatları var. Sadece Körfez için değil bütün yatırımcılar için cazip. Türkiye yatırımcıların doğal bir hedefi konumunda.”
Arap yatırımcılar marka ve güven arıyor
Bugüne kadar yürütülen yanlış çalışmalar nedeniyle Arap yatırımcısının Türkiye konut ve gayrimenkul pazarına ilişkin güven sorunu olduğuna işaret eden Halit Sönmez;
“Yabancıya satışın artırılması için en önemli faktör, markalaşma, uluslararası bir marka olabilmek ve marka bilinirliğini artırmak. Kimi Türk konut üreticilerinin Arap ülkelerinde merdiven altı, sokak emlakçıları üzerinden yürüttükleri satış pazarlama faaliyetleri, dolandırıcılığa kadar uzanan kimi sorunları beraberinde getirdi ve güven sarsıcı oldu. Bu konuda Al-Daar Investments olarak Türk firmalarının öncülüğünde bu güveni yeniden inşa edebiliriz. Bu potansiyeli, Arap yatırımcılara ucuz ve kaliteli konut alternatifi sunan, İspanya, İtalya, ABD, İngiltere gibi ülkelere bırakmamalıyız” dedi.