Türkiye ekonomisinin uzun yıllardır en önemli sorunlarının başında gelen enflasyon, ekonomi terimleri arasında toplumumuzun en yakından tanıdığı kavramlar arasındadır. Küresel ve ulusal ekonomiler ile hane halkları üzerinde birçok etkisi olan enflasyon, finansal yatırım planlarımızı ve bu yatırımların getirilerini de etkileyen bir faktördür. Bu içeriğimizde enflasyonun finansal yatırımlar üzerindeki etkilerini ele alacağız… Ancak öncesinde kısaca enflasyon kavramına değinelim…
Enflasyonu bir ‘canavar’ olarak tanıdık
Aslında hep var olmasına karşın enflasyon kavramı 1990’lı yıllarda medya organlarında ‘canavar’ olarak nitelendirilmesiyle birlikte hayatımızda daha fazla yer almaya başladı. O yıllardan bu yana hayatımızdan neredeyse hiç çıkmadı. Dönemsel olarak enflasyon tek hanelere düşse de ağırlıklı olarak çift hane hatta bir dönem 3 hane olarak seyretti. 2022 yılının ilk çeyreği itibariyle de tüketici enflasyonu uzunca bir süredir iki hanede seyrederken üretici enflasyonu 28 yıl sonra yeniden 3 haneye yükseldi.
Enflasyon kavramı, yıllardır enflasyonla yaşayan bir ülke olarak iktisadi literatürde anlamını en iyi bildiğimiz kavramlar arasında yer alıyor. Bir ülkedeki fiyatlar genel seviyesindeki artış olan enflasyon, farklı ihtiyaçlara göre özel kapsamlı olarak da hesaplanabildiği gibi en yaygın kullanım şekli tüketici enflasyonu (TÜFE) ve üretici enflasyonudur (ÜFE).
Bu iki enflasyon türünü kısaca açıklamak gerekirse; adlarından da anlaşılacağı üzere tüketici enflasyonu, tüketim malları ve hizmetlerdeki fiyat artışlarını; ÜFE ise üretimde kullanılan girdilerin fiyat artışlarını ifade eder.
Enflasyon kavramı fiyat artışlarını ifade ederken Türkiye’de pek sık rastlanmamış olsa da fiyatlardaki düşüş ise ‘deflasyon’ olarak tanımlanır. Her ikisinin de yüksek seyri ekonomiler için farklı şekillerde sancılı süreçler doğurur.
Enflasyonun yatırımlar üzerindeki etkisi: Reel getiri
Enflasyonun yatırımlar üzerindeki etkisi, sayfalarca açıklanabilecek hatta uğruna kitap bile yazılabilecek bir konudur. Enflasyonun finansal yatırımlar üzerindeki en belirgin etkisi olan reel getiri/götürü kavramından başlayalım.
Finans piyasalarında bir yatırım yaptığınızda ve bir getiri elde ettiğinizde bu sizin matematiksel bir rakamdan ibarettir. Bu getiriyle ilgili enflasyonu da işin içine katıldığında ise reel getiriyi hesaplamış olursunuz. Nasıl mı? Hemen bir örnekle açıklayalım. Örneğin paranızı 1 yıllığına vadeli mevduatta değerlendirdiniz ve bankanızla faiz oranı için de yüzde 25 olarak anlaştınız. Bir yılın sonunda 1.000 liranız 1.250 lira olacak. Yani matematiksel olarak 250 liralık getiriye sahip oldunuz. Bu durum enflasyonun sıfır olduğu bir dünyada geçerlidir. Enflasyonist bir ortamda reel getiriniz, hissedilen getiriniz bir bakıma gerçek getiriniz ise daha az olur. Reel getiri, mevcut getirinizden enflasyon etkisi indirgenmesiyle hesaplanır ki paranızın satın alma gücünün azaldığı gerçeğiyle düzeltilmiş geliriniz anlamına gelir.
Mevcut örneği geliştirerek açıklayacak olursak… Yatırımınız öncesi 1.000 liranız ile fiyatı 10 lira olan bir şeyden 100 tane alabiliyordunuz. Yatırımınız sonucunda tasarrufunuz 1.250 liraya yükseldi. Ancak o ülkede enflasyon yüzde 20 ise 1 yıl önce 10 liraya aldığınız mal ya da hizmetin fiyatı 12 liraya yükselmiştir. Yani mevcut durumda siz 1.250 liranız ile yaklaşık 104,2 birim alabiliyorsunuzdur.
Özetle; yüzde 25’lik faiz getirisi elde ettiğiniz bir finansal işlemde yüzde 20’lik enflasyonun negatif etkisiyle aslında yüzde 4,2’lik bir reel getiri elde edersiniz.
Enflasyon ve yatırım araçları üzerindeki etkisi
Enflasyonun reel getiri dışında yatırımlar üzerindeki bir diğer etkisi de ülkelerin ekonomi politikaları üzerindeki belirleyici bir rol üstlenmesinden kaynaklanır. Enflasyon seviyesi, ülkelerin para politikası yani faiz oranları ve para biriminin değeri gibi hayati verilerle doğrudan ilgilidir. Ayrıca enflasyon, üretim, ihracat ve istihdam gibi makroekonomik göstergeler üzerinde de dolaylı bir etkiye sahiptir.
İçeriğimizin konusuna dönecek olursak, ülkedeki faiz oranlarının belirlenmesinde kritik bir değişken olan enflasyon, faize ve döviz kurlarına endeksli yatırım araçlarının getirilerini de etkiler. Normal şartlar altında enflasyon artışıyla birlikte gelen faiz artışları o ülkedeki tahvil ve bonolar, döviz kurları ve dövize endeksli emtia fiyatlarını da yukarı yönlü olarak etkiler. Dolayısıyla, bu varlıkları portföyünde bulunduran yatırımcılar ve yatırım fonlarının getirileri için de enflasyonun hayati bir öneme sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Kısacası, enflasyonun varlığı birçok yatırım aracının getiri/götürü performansında doğrudan ya da dolaylı olarak belirleyicidir.