‘Globalleşme ve dijital dönüşüm, geleceğin Türkiye’si için büyük fırsatlar sunuyor’

14 yıldır İstanbul ve Ankara’daki en büyük ve en kapsamlı sektörel buluşmaları gerçekleştiren International Data Corporation (IDC) Türkiye, 16 Kasım’da IDC Dijital platformu üzerinden Türkiye’nin önde gelen global bulut hizmet sağlayıcılarının üst düzey yöneticilerinin katılımı ile “Globalleşme ve Dijital Dönüşüm ile Geleceğin Türkiye’si İçin Fırsatlar” başlıklı panel oturumunu gerçekleşti. Fintech Dünyası’nın medya sponsorluğundaki etkinlikte dijital dönüşümün sunduğu fırsatlar tartışıldı.

IDC Türkiye Ülke Direktörü Nevin Çizmecioğulları ‘’Küresel salgın hepimizin, bireyler ve kurumların hayatında güçlü bir dijital hızlandırıcı oldu ve gelecek, güvenilir dijital hizmetlerin daha hızlı sunulmasını, iş birimleri ve ekosistem ortakları ile daha yakın çalışmayı gerektirecek. Yeni müşteri gereksinimlerini karşılama, yeni yetenekler geliştirme, yeni bulut merkezli dijital BT altyapıları ve ekosistemleri oluşturma tüm CIO’ların öncelikleri arasında.” dedi

Çizmecioğulları sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dijital ekonomi hızla ilerliyor ve bu salgın dönemi, tüm işletmeler ve sektörlerde dijital dönüşüm gereksinimlerini karşılamanın aciliyetini daha da artırdı. Kuruluşların yaklaşık %50’si, dijital dönüşüm girişimlerinden iş finansalları üzerinde en az %10’luk bir etki gördü. Donanım, yazılım ve hizmetler arasındaki çizgiler bulanıklaştı. 2015’ten 2020’ye kadar, dijital dönüşüm yapan şirketler için Gelir Performans Endeksi ve Kar Performans Endeksi önemli ölçüde büyürken, dijital olmayan kuruluşlar için geriledi.

“Şirketler endüstri bulut platformlarını ayağa kaldırmak zorunda’’

Dijital Gelecekte kuruluşların %80’i; 2021’in sonunda, bulut merkezli altyapıya geçişleri salgın öncesine göre iki kat daha hızlı etkinleştirecek ve 2024’e kadar, otonom BT operasyonlarına geçiş yapacak. Kuruluşların dijital esnekliğe odaklanması ve salgın sonrası dünyaya hazır olması için, öncelikle Ekosistem işbirliğini yeniden düşünmeleri gerekecek. Pandemi, rakipler de dahil olmak üzere ekosistem ortakları hakkında çok yeni ve farklı bir düşünce ayı yarattı.

Teknoloji liderlerinin yarısından fazlasının uygulamaları, verileri ve operasyon uzmanlığını diğer endüstri ekosistemi katılımcılarıyla paylaşma olasılığının daha yüksek olduğunu gördük. Liderlerin yüzde yirmisekizi artık pandemi sonrası gerektiğinde rakiplerle işbirliği yaptıklarını söylüyor. Ayrıca, şirketlerin dörtte birinden fazlasının ekosistem ortaklarının sayısını genişlettiğini ve bunun ilgili sektörün dışındaki ortakları da kapsadığını görüyoruz. Peki bunun teknolojiyle ne ilgisi var? Şirketler bu paylaşımı yapmak için endüstri bulut platformlarını ayağa kaldırmak zorunda’’

Bulut teknolojiler oyunun kurallarını değiştirecek

IDC Türkiye Yazılım Araştırma Müdürü Ayşe Kaptanoğlu “IDC, bulutun başarılı dijital dönüşümün temel taşı olduğuna inanıyor” diyerek ekliyor. “Kurumlar dijitale öncelik veren bir ekonomiye geçiş yaparken, bulut teknolojileri, BT sektöründe her zamankinden daha büyük ve hatta daha baskın rol edinmeye devam edecek. Tüm hizmet modellerinde donanım, yazılım, hizmetler kapsamında ve ayrıca genel, özel, hibrit, çoklu,uç, dağıtık olarak, artık dünyamızda bulut teknolojileri daha kalıcı ve dinamik.

Tüm sektörler, verileri kendi avantajlarına göre akıllıca kullanmak istiyor ve bunu bir bulut temeli üzerine kurulu dijital teknolojilerle daha hızlı erişime sahip oldukları için yapabiliyor. Ancak çoğu BT kurumu için bulutu benimsemenin faydalarını en üst düzeye çıkarmak, hibrit bulut stratejisi tasarlama, geliştirme, uygulama ve yönetmeye büyük önem verilmesi ile gerçekleşebiliyor. Türkiye’deki kurumlara önümüzdeki 12-18 aylık süreçteki bulut yaklaşımlarını sorduğumuzda, %55 i özel ve genel bulut ortamlarının bir arada olduğu hibrit bulut tarafına yakın olduklarını paylaşıyor. Her ne kadar güvenlik, uyumluluk, yetenek ve beceri eksikliği gibi sorunlar Türkiye’deki karar vericilere bulutu kullanma konusunda bir takım zorluk çıkarsa da elde edilen iş faydaları neticesiyle oyunun kurallarını değiştirecek bir teknoloji olarak karşımıza çıkıyor.”

‘Gelecek 10 yıl çok ilginç olacak’

BSH Global Bulut Çözüm ve Entegrasyonlarından sorumlu Sn. Ali Ercan’ın moderatörlüğü ve, Oracle Teknoloji Başkan Yardımcısı, Zeynep Keskin, KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca, SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan, Google Cloud Ülke Müdürü, Önder Güler, IBM Ülke Genel Müdürü Volkan Sözmen, Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin ve AWS Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın’ın katılımı ile gerçekleşleşen panelde dijital dönüşümde yeni nesil bulut çözümlerinin önemine değinildi.

AWS Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın hızlanan yatırımlara dikkat çekerek “COVID-19 etkisiyle teknolojik yatırım anlamında çok hızlandık. Geleneksel firmalar da kendine dikkat etmek zorunda kaldı. Bulut teknolojileri bu anlamda tam bir kurtarıcı oldu. Blockchain, 5G, robotik gibi yeni teknolojiler ile gelecek 10 yıl çok daha ilginç olacak” dedi. Girişimcilik ekosisteminin önemine vurgu yapan Aydın söyle devam etti:

“Bu devinimin tam ortasında girişimci ekosistemi var. Bütün bu yenilikler yerleşik şirketlerden değil, startuplardan geliyor çünkü bunlara kafa yoruyorlar. Büyük bir çeviklikle hayata geçiriyorlar. Teknolojiyi çok iyi kullanan firmalar en değerli olmaya başladı. Bugünün dünyasında teknolojiyi iyi kullanarak değer yaratan makbul. Yarının dünyasında bunlar daha da fazla önemli olacak. Yeni girişimler, ezber bozan şirketler başarılı olacak. Teknolojiyi korkmadan ve limitlerine kadar kullanan başarılı olacak. Bunlar da bulut sayesinde gerçekleşecek.”

Doğru iş için doğru bulut önemli

Etkinlikle ilgili olarak Oracle Türkiye Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı Zeynep Keskin “Pandemiyle birlikte yepyeni bir iş yapış tarzına geçtik. Hızın ve inovasyon kaslarının güçlü olmasının ne kadar önemli olduğunu gördük. Dünyanın hem hibrit, hem de çok bulutlu bir dünyaya dönüştüğünü paylaşan Keskin ” Doğru iş için doğru buluta sahip olmak önemli. Oracle olarak esnek bulut ortamlarının farklı üreticilerle iş birliği de yaparak bir arada kullanılmasını ve bu şekilde kurumlara değer yaratmayı destekliyoruz. Bununla birlikte operasyon ve bulut veri merkezlerimizi %100 yenilenebilir enerji kaynaklarıyla yönetebilmek de çevreye olan sorumluluğumuz. Sadece müşteri ve kendimize değil, çevreye ve doğaya karşı da sorumluyuz” dedi.

KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca dijital dönüşümün artan önemine vurgu yaparak “Pandemi ile beraber gördük ki dijital dönüşüm ölçeği fark etmeksizin tüm kurumlar için artık yaşamsal bir önem taşıyor. Bilişim durursa hayat duruyor. Tüm kurumların dijital kapasitelerini arttırmaları, rekabet ortamında yerlerini alabilmeleri için yeni teknolojilere yatırım yapmaları, kullanmaları, denemeleri ve hayata geçirmeleri gerekiyor. Bunun yansımalarını da görüyoruz. Dünyada nesnelerin interneti alanında 2020-2025 arasında %90’lara varan büyümeler bekleniyor. Bugün biz de KoçSistem olarak Platform360 adını verdiğimiz kendi platformumuz üzerinde 2 milyonu aşkın sensörü yönetiyoruz” dedi. Nesnelerin internet ile beraber artan yapay zeka yatırımlarından da bahseden Akarca “Yapay zeka alanında yapılan yatırımlar 2020 yılında yaklaşık %40 arttı. Artık şirketlerin yarısı en az bir departmanlarında yapay zekadan faydalanıyor. Türkiye’de 2017 yılında 24 tane yapay zeka girişimi varken 2020 sununda 150’nin üzerine çıktı. Tüm bu gelişmeler olurken şirketler de yeni bir uygulama geliştirirken uygulamanın buluta uygun olarak geliştirilmesi konusunda bilince ve motivasyona sahipler” dedi.

Geliştirmek yerine standart çözümler avantaj sağlayacak

SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan çoklu bulut yönetiminin karmaşıklığına değinmeden önce, özellikle bu teknolojilerin Türkiye açısından öneminden bahsetmenin daha doğru olacağını paylaşıp “20 sene öncesi ve 20 sene sonrası perspektifinden bakarsak, 20 sene önce SAP olarak kurumların kendi çatısı altındaki operasyonlarını entegre etmekle uğraşırken, yakın dönemde ise tedarik zincirini ve uçtan uca müşteriye ulaşırken ki tüm paydaşlarını otomatize etmesi gerektiğini vurguluyorduk. Şimdi ise artık tedarik zincirinden de bahsetmiyoruz, adeta dünyayı örümcek ağı gibi sarmış ticaret ağlarından bahsediyoruz. Türkiye gibi ara mamul ürünleriyle markalaşmış bir ülkenin, pandemi ile birlikte ticaretin merkezinin kaydığı bu noktada, biz tedarik ağlarından en hızlı şekilde faydalanmakla zorundayız. Bu nedenle şirketlerin bağlan, kullan mantığında, yani standartlar çerçevesinde operasyonlarını yürütmesi önemli. Şirketlerin içlerindeki uygulamalarda, modern süreç yaklaşımlarında, iş süreçlerinde, çalışanların üretkenliğinde standartlara bağlı kalabilmesi maliyetleri de optimize etme imkanı tanıyor. Süreçlere uyum tarafında ise uyarlamalarla yazılım geliştirmek yerine yine standartlaşmış çözümlerden faydalanmak uzun vadeli olarak da şirketlere avantaj sağlayacak” dedi.

Google Cloud Ülke Müdürü Önder Güler çoklu bulut ortamını desteklerini paylaşarak “Çoklu bulut çok zor ve karmaşık görünse de biz destekliyoruz, inanıyoruz ve yatırım yapıyoruz. Çünkü teknolojinin geleneksel hali kurulum ve uygulamalardan sonuç alma açısından vaatlerin gerisinde kaldı. İnovasyona hızlı cevap vermek zorundayız. Müşteriye seçim özgülüğü verilmesi konusu da kritik. Hizmet modeline geçiş ile birlikte müşteri tarafında mecburiyet temelli değil memnuniyet temelli bir seçim imkanı doğuyor. Tıpkı zamanında numara taşımanın getirdiği özgürlük gibi. Çoklu bulutun gerçekleşmesi için bağlılıkların azalması ve geçiş akışkanlığının bulut dünyasında da mevcut olması lazım. Konteyner, Kubernates gibi teknolojik gelişmeler ise bunun önünü açıyor” dedi.

IBM Ülke Genel Müdürü Volkan Sözmen IBM’in araştırma ve inovasyon alanında yaptığı yatırımlardan bahsederek “Geçtiğimiz sene IBM’in patent sayısı yaklaşık 9.130 tane. Bunun 2.300’den fazlası yapay zeka özelinde iken 3.000’den fazlası hibrit bulut ve yaklaşık 1.400 tanesi güvenlik alanında alınmış. 2 yıl önce yapılan Red Hat satın alması IBM’in hibrit bulut ve yapay zeka şirketi olma yolundaki değişiminin en büyük göstergesi. IBM olarak görüyoruz ki bulut ve yapay zeka ile gerçekleşen yeniliklerden yararlanabilmek için işletmelerin her büyük bulut sağlayıcısında çalıştırabildiği bir platforma ihtiyacı var” dedi. Teknolojinin kurumlarımızı dönüştürme ve geleceğimizi şekillendirme gücüne vurgu yapan Sözmen “Artık çok farklı beceriler gerektiren bir iş dünyasındayız. Tüm bireylerin yeni beceriler kazanması için toplumun tüm kesimlerine ulaşmak ve eşit fırsatlar sunmak gerek. IBM olarak 2030 yılında kadar küresel ölçekte 30 milyon kişiyi eğitme taahhüdü verdi” dedi.

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin ise güvenlik zafiyetinin önemine değinerek “Güvenmeden bir iş, işlem yapmak mümkün değil. Güvenin hiperölçek kapsamında doğru anlaşılması çok önemli. Son 20-25 yılda üretilen verinin %90’dan fazlası son iki yılda üretilmiş. Bu nedenle hiperölçek kavramına bu orantısız büyümeyle yaklaşmak gerekiyor. Üretilen ve saklanan verilere sadece hackerlar değil, ulus devletlerden de gelen saldırılar olduğunu düşündüğümüzde Türkiye’nin ciddi bir hedef olduğunu görüyoruz. Bu nedenle yapılan her şeyin sıfır güven kavramına göretasarlanmasına oldukça önem veriyoruz. Güvenliği uçtan uca bir çözüm olarak düşünmek gerekiyor. Kişileri, cihazları, veriyi, uygulamaları, buluttaki verileri korurken, aynı zamanda yazılımlardaki açıklar neler gibi bütünsel bir yaklaşım ise güvenlik özelinde daha da kritikleşiyor.” dedi.